ANTİFRİZ DÜNYASI

MOTOR SOĞUTUCU NEDİR?

Motor soğutma sıvısı, içten yanmalı bir motordan aşırı sıcaklığı gidermek için tasarlanmış bir ısı transfer sıvısıdır. Donmayı önler ve en önemlisi korozyondan korunmayı sağlar.

Çalışan bir motorda, yakıtın yanmasıyla elde edilen enerjinin yalnızca üçte biri aracı hareket ettirmek üzere işe dönüştürülürken diğer üçte ikisi ise ısıya dönüştürülür. Bu ısının bir kısmı egzozdan çıkan gazla birlikte dışarı atılırken bir kısmı ise motor bloğunda ve diğer aksamlarda mecburi olarak kalmaktadır. Bu kalan ısının motor bloğuna ve diğer aksamlara zarar vermemesi için ısının uzaklaştırılması, yani ortamın soğutulması lazımdır. Yani ancak bu ısının giderilmesi ile motor etkili bir şekilde çalışabilir. İşte burada da motor soğutma sıvısı kullanımı çok büyük önem kazanmaktadır.

Kısacası motor soğutma sıvısı, bir motordan ısıyı uzaklaştıran ve sonuç olarak motoru “soğutan” akışkanları tanımlamak için kullanılan genel bir terimdir.

ISI TRANSFERİ YAPABİLEN HER AKIŞKAN MOTOR SOĞUTUCU OLARAK KULLANILABİLİR Mİ?

Yanıcı bir motorda olduğu gibi aşırı sıcak bir ortamda çalıştırıldığında tüm akışkanlar verimli ısı transfer akışkanları değildir tabi ki. Motorun kullanıldığı ortama ve motoru oluşturan malzemelere göre doğru akışkan seçiminin yapılması gerekmektedir. Örneğin bazı bölgelerde motor aşırı soğuk dönemlere maruz kalabilmektedir. Burada motorun sorunsuz çalışması, yani ısı transferinin aksamadan devam etmesi için motor soğutma sıvısının donmaması gerekmektedir. Bu yüzden böyle bölgelerde motor soğutma sıvısının donma önleyici özelliklere de sahip olması gerekmektedir. Bunun için motor soğutucusuna bazen antifriz denir. Aslında antifriz ısı transferinin yanında donmaya karşı da koruma sağlayan ürünleri tanımlamak için kullanılan daha spesifik bir terimdir. Yani tüm motor soğutma sıvıları ısı transferi yapar fakat antifriz gibi donmaya karşı etkili değildir. Böyle olması da beklenmez, çünkü Afrika’da ya da ekvatora yakın bir bölgede kullanılan bir ekipman için donmaya karşı korumaya gerek kalmaz, sadece ısı transferini yapması ve motoru oluşturan aksamlara zarar vermemesi soğutma sıvısı seçimi için yeterli olacaktır.

Örneğin su bazlı sıvılar motor soğutma sıvısı olarak kullanılabilir fakat bu sıvı 0°C’de donar. Bu sebeple de antifrizle karışım yapılarak donma noktasının karışım oranına göre -26°C’ye, -37°C’ye, ya da istenen sınıra inmesi sağlanır.

Sonuç olarak kullanılan motor soğutma sıvısı, soğutucu, antifriz, … hangi isim verilirse verilsin kullanılan bölgenin ve ekipmanın özelliklerine göre seçim gerektirir.

PEKİ MOTOR SOĞUTUCUNUN ISI TRANSFERİ YAPMASI VE DÜŞÜK DONMA NOKTASINA SAHİP OLMASI YETERLİ Mİ?

Soğutma sıvılarının en önemli görevinin ısı transferi olduğunu belirttik evet. Ancak soğutma sıvısı, çalıştığı esnada sürekli motorun sıcağına maruz kalmaktadır ve bu sıcakta buharlaşmaya karşı da direnç göstermek durumundadır. Ve sıcaklık arttıkça ısı transfer kabiliyetini de mümkün olduğu kadar korumalıdır.

Yani ülkemiz gibi dört mevsimi yaşayan bir bölgede çalışan motorlarda kullanılan soğutma sıvıları ısı transfer özellikleriyle birlikte beklenen düşük donma noktalarının yanında yükseltilmiş bir kaynama noktasına da sahip olmalıdır. Bu özellikler su ve glikoller birleştiği zaman  meydana gelmektedir ve bu tüm motor soğutma sıvıları için temel oluşturmaktadır. Motor soğutucusu olarak kullanılan iki ana glikol grubu; etilen glikol ya da propilen glikoldür. Etilen glikol bazlı akışkanlar en uygun maliyet ve etkin performansla tercih sebebi olurken düşük toksisite istene  yerlerde mecburen  propilen glikol esaslı ürünler tercih edilmelidir. Ancak otomotiv ve ya ağır hizmet araçlarda ve endüstriyel ekipmanların çoğunda toksisite kısıtlaması olmadığı için etilen glikol bazlı soğutucular etkin performansı sebebiyle tercih edilmektedir. Bunların dışında Polidioksanon(PDO) ve 1,3 Propandiol (Gliserin) bazlı soğutma sıvıları da motor soğutucu pazarına sunulmaktadır fakat belirttiğimiz üzere maliyet ve etkin performans açısından global pazarda en çok glikol veya su kullanıldığı için motor soğutucu sıvılar kapsamında bu gruba odaklanacağız.

MOTOR SOĞUTUCU SİSTEME ZARAR VEREBİLİR Mİ?

Şimdiye kadarki yazımızda motor soğutucularının donmaya ve kaynamaya karşı direnç gösteren ısı transfer sıvıları olduğunu belirttik. Ancak soğutma sıvılarının  çalıştığı sistemi koruması da çok önemlidir. Yani yukarda belirttiğimiz görevlere ek olarak soğutma sıvısı sistemde korozyon ve tortu oluşumunu da engellemelidir. Aksi takdirde kullanıldığı sistemde tıkanmalar ve aşınmalar meydana getirerek sisteme zarar verebilir. Modern motor soğutucuları, bu görev paketini tamamlamak için glikol ve su karışımına ek olarak; korozyon önleyici kimyasallar  içermek durumundadır. Unutulmamalıdır ki şebeke  suyu yerine deiyonize su kullanıldığında şebeke suyunun içinde gelen korozif maddelerin de olumsuz etkisinden kurtulabilinmektedir.

Sonuçta böyle bir kombinasyon, aşağıdaki faydaları sağlayan bir ürünle sonuçlanır:

  • Etkili ısı transferi
  • Düşük donma noktası
  • Etkili kaynama noktası
  • Soğutma sisteminde korozyonunu önleme
  • Kimyasal stabilite
  • Yönergelere göre güvenli kullanım

Yani bu faydaları tam manasıyla sağlaması beklenen motor soğutucu akışkan; Glikol, Deionize Su ve Korozyon Önleyiciler olmak üzere üç temel öğeden oluşmaktadır.

 

Etilen Glikol veya Propilen glikol + Deiyonize Su + Korozyon Önleyiciler = Motor Soğutucu

 

Motor soğutucuları arasındaki farklar öncelikle kullanılan glikol ve su kalitesiyle belirlenir. Daha sonra da korozyon önleyicilerine göre farklılaşır. Her korozyon önleyici sistem teknolojisi, soğutma sıvısı uygulamasına ve çalıştığı çevreye bağlı olarak spesifik veya geniş bir uygulama için tasarlanmıştır.

KOROZYON ÖNLEYİCİ SİSTEM TEKNOLOJİLERİ

Glikol / su veya su içeriğine kıyasla, korozyon inhibitörü paketi, soğutma grubunun genel kompozisyonunda daha küçük bir yüzdelik oluşturur, ancak fonksiyonu sıvının performansı için kesinlikle kritiktir.  Su, glikol / su, hava ve ısı kombinasyonu korunmasız kalırsa, zamanla metallerin ve bileşenlerin en kuvvetlisine bile zarar verebilen güçlü bir karışım oluşturur. Bu karışım yaşamsal motor bileşenlerinin korozyonu için ideal koşulu sağlar ve bu tür korozyon;  geniş yüzeylere yayılabilen pas, metal içine doğru meydana gelen derin delikler, kavitasyon ve çukurlaşma olarak karşımıza çıkabilir. Ayrıca akışkan içerisinde zamanla birikebilen aşınma elemanları,  radyatör içerisindeki hayati kanalları tıkayıp ısı transfer kabiliyetini azaltarak motor performansını düşürebilir veya ilerleyen safhalarda ciddi motor problemlerine neden olabilir. Burada korozyon önleyicilerin aktivitesi çok büyük önem arzetmektedir. Korozyon önleyiciler, kullanılan sistemin iç yüzeyinde (cidarında) sadece birkaç molekül kalınlığında bir koruyucu tabaka oluşturmak üzere soğutma sisteminin metallerine kimyasal olarak tutunacak şekilde tasarlanmıştır. Böylelikle glikol/su karışımı direkt metalle değil, metalle karışım arasındaki korozyon filmine temas etmekte ve metali aşındırma durumu ortadan kalkmaktadır. Yani sonuç olarak  soğutma sıvısının nihai performansını ve ömrü içerdiği inhibitörlerle doğrudan ilişkilidir. Burada kritik olan, soğutucunun kullanılacağı ortama ve ekipmana göre, metal cinsleri ve korozyon tipleri göz önünde bulundurarak en uygun olan inhibitör teknolojisini seçmektir.

Zaten piyasadan da bilindiği üzere Klasik üretim teknolojili inhibitörler (mavi antifriz ya da yeşil antifriz) ve Organik üretim teknolojili inhibitörler (kırmızı antifriz ya da pembe antifriz) ana iki grubu oluşturmaktadır.

KIRMIZI ANTİFRİZ Mİ, MAVİ ANTİFRİZ Mİ?

Aslında renklere göre ayrım yapmak doğru değildir. Çünkü firmalar araçlardaki antifriz kaçaklarını anlamak için antifrizleri renklendirmişlerdir. Başka bir deyişle antifrizler özellikleri sayelerinde belli bir renke sahip değillerdir. Özelliklerine ek olarak renklendirici içerirler.Piyasada mavi antifriz ve kırmızı antifriz olarak bilinen ürünlerden mavi antifiriz klasik üretim teknolojili inhibitörler eklenmiş ve mavi renkle renklendirilmiş antifrizken kırmızı antifiriz; organik üretim teknolojili inhibitörler eklenmiş ve kırmızı renkle renklendirilmiş antifrizdir. Bazen karşımıza yeşil antifriz, pembe antifriz, sarı antifriz olarak farklı şekillerde antifiriz çeşitlerinin çıkması bu sebeptendir.

Aşağıdaki resimde TOTAL’in ürettiği antifrizlerden bazılarını görebilirsiniz.

Soldan sağa doğru;

  1. GLACELF ECO BS
  2. NISSAN COOLANT L248
  3. GLACELF AUTO SUPRA
  4. GLACELF CLASSIC
  5. HYUNDAI ANTİFRİZ
  6. RENAULT TRUCK ULTRACOOLING PLUS

Bu resimden de anlaşılacağı üzere renkler bir performans ölçütü değildir. Bu nedenle antifriz alırken rengini sormak yerine, kullanacağınız ekipman için uygun olup olmadığını araştırmanız daha doğru olacaktır.

ANTİFRİZ KULLANIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

Bilinenin aksine antifrizin sadece donma noktasını aşağıya çeken bir ürün olmadığını, aynı zamanda kaynama noktasını da yükselten bir ürün olduğunu buraya kadar belirttik.

Soğutma sıvısının su-antifriz karışımının yüzdesel değişimine göre oluşturduğu farklı kaynama ve donma noktalarını gösteren tablo aşağıdaki gibidir. Buna göre, soğutma sıvısının içindeki antifriz miktarını doğru oranda kullanmak maksimum çalışma verimliliği elde edilmesini sağlayacaktır.

Özellikle Common Rail ateşleme sistemlerinin devreye girmesi ile araç motorlarında yanma sıcaklıkları yükselmiş ve buna bağlı olarak motorlarda soğutma problemleri başlamıştır. Bu problemi çözmek için Organik katkı maddeleri ile üretilen GLACELF AUTO SUPRA üretilmiştir. GLACELF AUTO SUPRA motorun suya temas eden yüzeyini film tabakası oluşturmadan korur. Böylelikle motorun ve radyatörün ısı transferine büyük oranda katkı sağlar. 2000 yılından bu yana üretilen tüm araçların ilk dolumlarında organik bazlı antifrizler kullanılmaktadır. GLACELF AUTO SUPRA’nın kullanım ömrü GLACELF CLASSIC’e göre 3 kat daha fazladır.

Antifriz kullanımında dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıdaki gibidir;

  • 4 mevsim boyunca soğutma sistemlerinde doğru miktarda antifriz bulunması, soğuk havalardaki donma problemlerinin yanı sıra sıcak havalardaki kaynama problemlerinin de önüne geçmesi açısından önem arz etmektedir.
  • Sistemdeki paslanma riskinin ortadan kaldırabilmesi için soğutma sıvısının içindeki antifriz oranının dönemsel kontrolünün yapılması önemlidir.
  • Sudan ağır olan antifirizin soğutma sisteminin ölü noktalarına çökerek yetersiz bir karışım oluşturması, sistemin soğutma ve donma performanslarını olumsuz yönde etkiler. Bu sebeple, antifriz değişimi öncesinde, su-antifriz karışımının dış ortamda hazırlanarak, donma noktası ölçüldükten sonra radyatöre konulması gerekmektedir.
  • Soğutma sıvısının verimli çalışması için su-antifriz karışım yüzdesinin en az %30, en fazla % 70 olması gerekmektedir. İdeal karışım oranı % 50 antifriz ve % 50 sudur.

Total’in antifriz ürünleri;

  • Renault,
  • Honda,
  • Nissan,
  • Hyundai,
  • Renault Trucks,
  • Ford,
  • Temsa,

gibi OEM’ler tarafından ilk dolum ve satış sonrasında kullanılmaktadır.

Antifriz seçiminizi doğru yapmak ve motorunuzu ya da ekipmanınızı tam koruma altına almak için uzmanlarımızla iletişime geçebilirsiniz.